22 Aralık 2010 Çarşamba

Tuhaflıklar

Ne tuhaf değil mi,ilk biramda da sen vardın;ilk sigaramda da...aralarında hayli bir zaman aralığı olmasına rağmen...ikisinde de sen olsan da ikisinde de bambaşka duygu bırakmıştın içimde.Birinde hala gözüm sana bakabiliyor,seni görebiliyordu;sen beni hiç göremesen de en azından bakabiliyordun.Diğer ilkimde de sen vardın ama yoktun.Çünkü ne gözlerine değebiliyordu gözlerim ne de sesin çarpıyordu kulağıma,,ama hala vardın işte etrafımda bi yerlerde;ben ne kadar çemberler çizip kendimi içinde snei dışında bırakmak istesem de olmuyor ve bunu engelleyemiyorum artık kabullendim.Sanırım bunun tek bitişi de benim başka bir çemberin içinde başka bir yüze dokunmak olacak....

6 Aralık 2010 Pazartesi

..........................

"Az gitmiş,uz gitmiş,dere tepe düz gitmiş bir de arkasına bakmış ki bir arpa boyu yol alamamış"
İşte yine o arkaya bakma anındayım bugün ve yine görüyorum ki senden uzaklaşmak adına,senden gitmek,aslında senin benden gitmen adına bir arpa boyu yol alamadığımı görme anında...Arkama dönmemek için dirensem de kendime,hep ilerisine adımlar attığımı sansam da ,bir anda tilki misali kürkçü dükkanında buluyorum kendimi.Yine geçmişte,aslında bir türlü geçememiş geçmişimde...Ve sadece o anlarda kendime en dürüst ve en çok kendim gibi hissedip en çok kendim gibi yaşıyorum,içi senle dolu olan bir kendimle.En KENDİM olduğum o anlardan kaçıp en yalan halimle kaptırıyorum sonra bi koşuşturmacaya.Kendimden kaçıp yalana sığınıyorum,gerçekler kendime iterken beni...
Sonra silip atasım geliyor sana dair ne varsa aklımda,hatrımda, anılarımda;hadi onu yaptım diyelim peki bu laftan sözden mantıktan anlamayan kalbime neyi nasıl kabul ettireceğim,nasıl ehlileştireceğim onu?Aklımın söylediklerine en deli cesaretiyle asilik ederken,nasıl da senin gözlerini düşündüğü an esaretine boyun eğiyor!Bu çözümsüzlükten çıkabilsem ki o arpa boyunun ilerisinde devam edeceğim hayatıma.
Hep bir kördüğüm olarak kalacak mısın içimde,ruhumun ruhunun zindanlarında esareti devam mı edecek?çözümlenememiş duygularım ve sen,çözümsüz özlemim...hep benle mi kalacaksınız?Belki senle içimdeki dünyayı yaşamayı hak etmedim,ya da sen bana layık görmedin ama bu soruların cevabını da alıp götürmeseydin gittiğin yere

30 Ekim 2010 Cumartesi

NASIL

Sevdim
hem de nasıl sevdim

senin kim olduğunu unuttum da sevdim
bakışında gördüklerim dışında her şeyi göz ardı edip sevdim
sözlerin dışında hiçbir şeyi duymadan sevdim
ve seni her gördüğümde
kalbimde beliren heyecan dışında hiçbir şeyi duyumsamadan sevdimm
......
yani senin anlayacağın sevgili
kendimi unutup da sevdim seni
hem de nasıl sevdim.....

sense beni hatırlamadın
çünkü hiç tanımadın......

İLK

Elimde biram
karşımda sen
aklımda sana karşı isyan
kalbimde seninle devrim yaşanıyor
......
sen...
hepsinden bihaber.....

YİNE

İşte yine aynısı...
Yine düşkırıklığı yaşanıyor içimdeki diyarda.Düşkırıklığı ama şaşkınlık barındırmıyor içinde bu kez.Çünkü umutlarının boş çıkmasına,hayallerinin rüzgarda dağılıp gitmesine alışkın bi hayli zamandır.
Her defasında haykırıyor yürekten bir ses bu sefer farkllı bambaşka olacak diye.Bu sefer...
...Ama olmuyor heyecanlar içimde bastırılmak ,hasretler unutulmak,duygular yitik yolcu olmak zorunda kalıyor.Yitiriyorum ve her duygumu yolcu ederken kendimden de çok şeyi uğurluyorum
Şimdi de seni sana dair her şeyi yitirmek zorundayım ama yapamıyorum kıyamıyorum sana,kendime hiç aynı cümlede özne olmayacak olan bize.
O gülümsemedeki masumiyeti bir daha görememeyi göze alamıyorum.
Ben bu kadar bağlanmışken sense her şeyden bu kadar bihaber ve bana dair hiçbir şeyi duyumsamazken biliyorum yine gidecek içimden güzel şeyler...çekip gidecekler.Ben yine gidenlerin ardından mendil sallayan olacağım
Olsun...dedim yaa nicedir alışkınım düşkırıklıklarına ve yalnızlığa....

KALABALIK YALNIZLIKLAR İÇİNDE

Yalnızlığımın içinde seninle kalabalıklaşıyorum;kalabalıklar içinde seninle yalnızlaşıyorum...işte bu anlarda çevremdeki insanlara bakıyorum ama görmüyorum ; işitiyorum ama duymuyorum...sadece sensizliği içimde hissediyorum.

Bi bakıyorum beni alıp götürüyorsun bambaşka diyarlara ; bi bakıyorum hep aynı yerdeyim: "sensizliğimin ortasında"....Bazen hayata dair tüm boşluklarımı sen dolduruyorsun, bazense hayatımdaki,beynimdeki,kalbimdeki en büyük boşluğu sen yaratmışsın...Bilmiyorum ki bu yaman bir çelişkidir ki içinden çıkıp gidemiyorum
tıpkı bi labirent gibi kendi etrafımda dolanıp duruyorum
Sesleniyorum sana bu labirentten bi çıkış bulmak adına ama sesime karşılık cevap sadece yine kendi sesimin yankısı oluyor."Nerdesiiinn....nerdesin...nerdesiii...nerdeee..."
yanlşi yolda olduğumun farkına vardığım her defasında kırılıyorum üzülüyorum bu hayalkırıklığına amaa yapamıyorum pes edemiyorum yine aramaya devam ediyorum seni.
Nasıl oluyor da hem bu kadar içimde bi yerlerdeyken hem de bu kadar bana uzak olabiliyorsun,anlayamıyorum.Artık anlamaya çalışmaktan da vazgeçtim sadece bekliyorum sadece yakınlığını hissedeceğim anı bekliyorum ve biliyorum ki o an gelecek....

SEN BENİM ZITLIKLARIM

Seni görmek bazen ıstırap bazen endişe bazense heyecan
seni düşünmek hem kendimden vazgeçmek
bi o kadar da kendime sarılmak gibi
seni duymak sesinin içime işlemesi
aklımın sesineyse kulaklarımın kapanması
sana dokunmak hem suya dokunmak gibi hissedilir
hem de havaya dokunmak gibi boşluktaymış gibi
senle hep birlikte olmak ama hiç kavuşamamak

Yani sen benim zıtlıklarım
hem olduklarım hem olamadıklarım..

sonunda senden vazgeçmek...
ama...
yine de
hala

Sana söylenesi sözlerim var söyleyemedim,dudakta kaldı
Senden duyasım sesler var duyamadım,hasrette kaldı
senden beklediğim bakışlar var,düşlerde kaldı
sana anlatacağım duygularım var yürekte saklı kaldı